Apandisit kanseri, oldukça nadir görülen bir durumdur. Sindirim sisteminde bulunan her 200 kanserden birinin apandisitten kaynaklandığı bilinmektedir. Apandisit ameliyatlarından sonra apandis organının doku incelemesinde, %0.1-1.0 olasılıkla apandisit ya da apendiks kanserine rastlanmaktadır. Apandisit tümörlerinin %10'unu oluşturmaktadır.

Her 300 apandisit ameliyatından birinde karsinoid tümöre rastlanmaktadır. Karsinoid tümörler, apandis tümörlerinin yaklaşık %50'sini oluşturmaktadır. Bu kişilerde ortalama 5 yıllık sağ kalım %85 oranındadır.

Apandisitten oluşan adenokarsinoid tümörlere goblet hücreli kanser ismi de verilir. Adenokarsinoid tümörlerde hem kanser hem de karsinoid tümörlerinin özellikleri bulunur ve bu sebeple bu ismi taşırlar. Bu tümörlerin seyri daha kötüdür ve ortalama 5 yıllık sağ kalma %78 civarındadır.

Apandisitten oluşan ve hücre içermeyen yalnızca müsin içeren tümörlerdir. Apandis tümörlerinin %20'sini oluştururlar. Bu tümörler aynı jöle görünümünde olup, hayli büyük olabilirler ve 10-15 kg ağırlığına kadar çıkabilirler. Karında şişlik, fıtıklaşma, huzursuzluk, bağırsak düğümlenmesi, yumurtalıkta kitleler ile kendini göstermektedir.

Çok nadir görülen fakat çok saldırgan bir tümör olup, bu tümör ağırlıklı olarak mide ve kalın bağırsakta görülmektedir ve nadiren apandisite yerleşebilir.

Damarlar, böbrek üstü bezi ve sinirlerin kenarlarında yer alan tümörlerdir. Genelde iyi huylu olarak kabul edilir ve cerrahi olarak çıkarılmaları, tedavi adına yeterlidir.

Apandisit kanseri belirlenmesi durumunda kalın bağırsağın sağ tarafının alınması gerekir ve bu girişime sağ hemikolektomi ismi verilir. Bu ameliyatlar geçmişte açık cerrahiyle gerçekleştirilirken, günümüzde laparoskopik ve robotik cerrahi tekniklerle de uygulanabilmektedir. Onkolojik cerrahi tecrübesi olan bu hasta grubunda 5 yıl sağ kalma %80 ve 10 yıl sağ kalma ise ortalama %60 oranındadır.

1997'de Barber ve arkadaşları apandisit sebebi ile ameliyat olan hastaların %6.5'inde belirtilerin tekrarlayabileceğini belirlemişlerdir. Bu durumun apendiks organının bırakılan kök bölgesinde olabileceği ya da bu apandis kökünün (güdük) uzun olması sebebiyle olabileceği düşünülmektedir. Bu hasta grubunda, ailevi Akdeniz ateşi ya da FMF hastalığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Apandisit kanserleri genelde, genel cerrahi, radyoloji, gastroenteroloji ve onkoloji uzmanlarının beraber yürüttüğü bir takip ile tedavi edilir. Bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi) üstünde yoğunlaşan cerrahlar ise kolorektal cerrah olarak bilinir.